Kablosuz Alarm Sistemini Oluşturan Parçalar: Kutunun İçinde Ne Var?
Yeni bir kablosuz alarm sistemi almaya karar verdiniz, kutuyu önünüze aldınız ve açtınız. İçinden irili ufaklı, beyaz plastik kutucuklar çıktı. İnsanın ilk tepkisi genelde "Ben bunların hangisini nereye koyacağım?" şaşkınlığı oluyor. "Bu nereye takılacak, şu ne işe yarıyor?" derken kafa karışıklığı yaşamanız çok normal.
Aslında durum hiç de öyle göz korkutucu değil.
Kablosuz alarm setinden çıkan bu parçalara, soğuk birer elektronik alet gözüyle bakmayalım. Onları, evinizin sonradan kazandığı yeni duyu organları olarak düşünün. Biri gözünüz, diğeri kulağınız, öteki de sesiniz. Hepsi bir araya geldiğinde, siz mışıl mışıl uyurken ya da tatildeyken evi çekip çeviren o görünmez bekçiyi oluşturuyor.
Teknik detaylarda boğulmaya hiç gerek yok. Asıl mesele, bu kablosuz güvenlik parçalarının pratikte ne işe yaradığı.
1. Ana Panel: Bütün Olayı Yöneten Merkez Sistemin kalbi tam olarak burası. Evin sağına soluna yerleştirdiğiniz sensörlerin hepsi, günün sonunda buraya rapor verir; yani hesap sorulan yer ana paneldir. Hatırlarsınız, eski tip paneller kaba saba metal kutulardı; göz zevkini bozmasın diye genelde vestiyerin arkasına ya da kapı arkalarına gizlenirdi."Şimdikiler ise modem kadar şık, hatta salonun baş köşesine koyulacak kadar estetik..
Görevi ne mi? Basit. Bir sensörden "Biri var!" haberi geldiğinde ne yapılacağına o karar verir. Sireni mi çaldıracak, cebinize bildirim mi gönderecek, yoksa haber alma merkezini mi arayacak? Tüm kararlar milisaniyeler içinde burada verilir. Elektrikler kesilse bile içindeki batarya ile çalışmaya devam eder, sizi yarı yolda bırakmaz.
2. Kapı ve Pencere Sensörleri (Manyetik Kontaklar) Belki de kutudan çıkan en küçük ama en kritik parça budur. Genelde iki parçadan oluşur; biri kapıya, diğeri kasaya yapıştırılır.
Hani bazen evden aceleyle çıkarsınız, yolda içinize bir kurt düşer: "Acaba arka balkon kapısını kilitledim mi?" İşte bu küçük dostumuz tam da o an imdadınıza yetişir. Telefondan bakarsınız, açıksa "açık" der. Hırsızlık tarafına gelince; kötü niyetli kişi daha içeri adımını atamadan, pencereyi kanırttığı an bu sensörler ayrılır ve kıyameti koparır. "İlk savunma hattı" dedikleri şey tam olarak bu.
3. Hareket Dedektörleri (PIR) Bunlar evin içindeki keskin gözleriniz. Siz evde yokken koridorda, salonda bir hareketlilik olursa panel hemen bunu fark eder.
Eskiden bu cihazlar biraz baş ağrısı yaratırdı. Evde kedi köpek varsa, onlar koltuktan atladığında bile alarm çalardı. Düşünsenize, gecenin köründe siren sesiyle uyanıyorsunuz, sebebi kedinizin su içmeye gitmesi... Neyse ki o devirler kapandı. Yeni nesil dedektörler artık akıllı; yerde dolaşan evcil dostunuzu görmezden gelirken, ayakta yürüyen davetsiz misafiri affetmez.
4. Sirenler: İşin "Ses" Kısmı Caydırıcılık dediğimiz olay, tam olarak bu kutunun içindeki desibellerde saklı. Öyle bir sesi var ki, kötü niyetli kişi ne yapacağını şaşırır, eli ayağına dolaşır.
Sadece ses de değil. Dış cepheye takılan sirenin üzerindeki o yanıp sönen ışık bile, hırsızın "Burası korunaklı, hiç bulaşmayayım" deyip pas geçmesini sağlar. Yani olay daha başlamadan biter. İçerideki siren ise o gürültüyle panik havası yaratıp, hırsızı bir an önce kaçmaya zorlar.
5. Kumanda ve Mobil Uygulama Eskiden eve girince alarmı kapatmak için tuş takımına koştururduk, şifreyi yetiştiremezsek alarm çalardı. O stresi hatırlayanlar vardır.
Şimdi işler çok daha pratik. Arabanızın kapısını kilitler gibi, cebinizdeki kumandayla veya telefonunuzdaki uygulamayla sistemi açıp kapatabiliyorsunuz. Hatta yatağa yattığınızda "Alt katın alarmını kurayım ama üst kat iptal olsun, ben rahatça dolaşayım" diyebiliyorsunuz.
Anlayacağınız, bu sistem sadece bir yığın plastik ve çipten ibaret değil. Parçalar birleştiğinde size sunduğu şey aslında "huzur". Kapıyı çekip çıktığınızda aklınızın arkada kalmaması... İşte bütün mesele bu.