Artık evinizi bir şantiyeye çevirmeden, sanki duvara bir tablo asar gibi güvenlik sisteminizi kurabiliyorsunuz.

Neden Herkes Kablosuz Sisteme Dönüyor?

Güvenlik sistemi denince çoğumuzun aklına gelen o ilk görüntü bellidir: Matkap sesleri, yerlere saçılan alçı tozları ve duvar boyunca uzayıp giden o sevimsiz kablo kanalları. Hani insanı "Aman kalsın, kapıyı iki kere kilitler yatarım" noktasına getiren o zahmetli süreçten bahsediyorum.

Ama devir değişti.

Artık evinizi bir şantiyeye çevirmeden, sanki duvara bir tablo asar gibi güvenlik sisteminizi kurabiliyorsunuz. Kablosuz alarm sistemlerinin son yıllarda peynir ekmek gibi satılmasının, hem evlerde hem de iş yerlerinde standart hale gelmesinin ana sebebi de aslında bu konfor arayışı. Kimse durduk yere baş ağrısı istemiyor.

Taşınırken Arkanıza Bakmayın Diyelim ki kiracısınız veya ofisinizi büyütüp başka bir yere geçme ihtimaliniz var. Eski usul kablolu bir sistem yaptırdığınızda, taşınırken o kadar parayı ve emeği duvarda bırakıp gitmek zorundasınız. Sökmesi bir dert, gittiğiniz yere uydurması ayrı bir dert. Astarı yüzünden pahalıya gelir.

Kablosuz sistemlerde ise özgürsünüz. Sensörleri sökün, kutuya koyun, yeni evinizde çayınızı demlerken tekrar takın. Cihazlar sizinle birlikte gelir, yatırımınız çöp olmaz. Mekâna değil, size hizmet eden bir yapıdan bahsediyoruz.

Peki Ya Güvenlik? Sinyal Kopar mı? En çok sorulan, belki de en haklı endişe budur: "Havadaki sinyale ne kadar güveneceğiz?" Eskiden olsa, yani teknolojinin emekleme dönemlerinde olsa, ben de "Kablo garantidir" derdim. Fakat bugünkü profesyonel sistemler, kendi aralarında sürekli fısıldaşan, şifreli ve çok katmanlı bir dil kullanıyor.

Durumu şöyle anlatayım; bu cihazlar sadece alarm çaldığında konuşmuyor. Kapıdaki manyetik kontak, belirli aralıklarla ana panele "Ben buradayım, pilim iyi, yerimdeyim" diye rapor veriyor. Biri sinyali bozmaya (jamming) mı çalıştı? Sistem bunu anında hissedip frekans değiştiriyor, yani bir nevi trafikte şerit değiştirip yoluna devam ediyor. Üstüne de size "Biri beni kör etmeye çalışıyor" diye bildirim atıyor. Yani o "görünmez" bağ, aslında bakır bir telden çok daha akıllı.

İhtiyaçlar Değişir, Sistem Uyum Sağlar Hayatın ne getireceği belli olmaz. Bugün sadece hırsızlık için bir önlem istersiniz, yarın ailenize bir bebek katılır veya evcil hayvan alırsınız. Belki bir duman dedektörü veya su baskını sensörü eklemek istersiniz.

Kablolu sistemde bu istek, ustanın tekrar eve girmesi, tekrar kablo çekilmesi demektir. Kablosuzda ise yeni cihazı alıp sisteme tanıtmak sadece birkaç dakika sürer. Sisteminizi lego gibi düşünün; ihtiyacınız oldukça üzerine yeni parçalar ekleyebilirsiniz.

İşin özü şu: Teknoloji artık hayatımızı zorlaştırmak için değil, o görünmez yükleri sırtımızdan almak için var. Kablosuz alarm sistemleri de tam olarak bunu yapıyor; estetiğe dokunmadan, evin huzurunu bozmadan size o güven duygusunu veriyor. Size de sadece, gözünüz arkada kalmadan kapıyı çekip çıkmak kalıyor.